20 Kasım 2010 Cumartesi

Kadınlara Geri Döndü




Tom Ford, altı yıl aradan sonra kadın modasını 'yeniden' ele geçirmeye hazırlanmıyor. Zaten tacı altın tepside kendisine sunulmuş durumda.

Moda dünyası ‘geri dönüş’ hikayelerini çok sever. Üzerinde yeteneğin peri tozunun pırıldadığı bir tasarımcıyı alır, altı-yedi koleksiyon boyunca alkışlar. Ancak birkaç yıldan sonra moda editörlerinin heyecanı kaybolur, tasarımcının ‘kendini tekrar ettiği’ söylentileri, hatta çalıştığı modaevinden atılacağı yönünde fısıltılar yükselir (Şu an Yves Saint Laurent’in başındaki Stefano Pilatti bu dönemden geçiyor). Gözden düşen yeteneğimiz ya kısa zamanla unutulur ya da 2007’de Marc Jacobs’ın yaptığı gibi eskisinden de ‘güçlü’ döner tahtına... Moda camiası da, sanki başarısını törpülediği kendisi değilmiş gibi onu yeniden bağrına basar. 

‘Rezil de, vezir de ederim’ sistemi sadece bir tasarımcıya işlemiyor; o da Tom Ford. Altı yıldır kadın modasıyla ilişiğini kesen tasarımcı, ilkbahar-yaz 2011 koleksiyonu çıkaracağını açıklayınca, bu ‘küllerden doğuş’ değil, ‘efsanenin dönüşü’ olarak yorumlandı. Fransız Vogue dergisi aralık/ocak sayısının içeriğini ona emanet edip, Ford’u kapağa taşıdı. Amerikan Vogue’da Amber Valetta, Stella Tennant, Karen Elson gibi top modeller ve ikon fotoğrafçı Steven Meisel’la birlikte özel bir çekim yaptı. 

Her ne kadar Ford, koleksiyonu geçtiğimiz eylülde New York Madison Avenue’daki butiğinde Anna Wintour, Carine Roitfeld, Nina Gracia gibi 100 moda gurusuna özel defileyle tanıtsa da basına tek kare fotoğraf vermedi. Koleksiyon hakkında bilgi, ‘sıfırcı hoca’ kıvamındaki moda eleştirmeni Cathy Horyn’in sarf ettiği ‘70’lerin ihtişamının ihtişamın dönüşü’ yorumundan ibaretti. Şimdi altın rengi, payet,, yılan derisi ve kırmızının bolca kullanıldığı buram buram seksapel kokan tasarımlarla resmen tanışıyoruz. 

Onun adı ‘Bay Kusursuz’ 

Ford’un göz kamaştıran ışığının sönmemesinin nedeni, tasarımcının boş durmamasından kaynaklanıyor. 1994’te Gucci’nin başına geçerek satışları yüzde 90 attırdığından beri Ford’un kariyeri hep tırmanışta; Yves Saint Laurent’i yeniden zirveye taşıdıktan sonra 2004’te markaların hissedarı PPR’la anlaşmazlığa düşerek istifa eden Ford, ilk iş olarak kendi markasını oluşturdu. Ancak kadın modası yerine Estee Lauder’la el sıkışıp, parfüm üretti. Optik alanına el atıp, pazardaki en büyük üçüncü marka oldu. 2007’de erkek koleksiyonu yarattı, Dubai’den Milano’ya, New York’tan Bahreyn’e dünya çapında 21 mağaza açtı. Brad Pitt, Johnny Depp, Leonardo Di Caprio gibi ilahlar kırmızı halıda onun smokinlerini tercih etti. 2008’de ‘Quantum of Solace’da James Bond’un kostümlerini tasarladı. 

Herkes ‘modaya dönüyor’ beklentisindeyken, yine şaşırttı. 2009’da kurduğu prodüksiyon şirketi ‘Fade To Black’in finanse ettiği ‘A Single Man’ filminin senaryosunu yazdı ve yönetti. Sonuç yine tam bir başarı; İlk kez Venedik Film Festivali’nde gösterilen ‘A Single Man’, Akademi, Altın Küre ve Bafta ödülleri dahil uluslararası ödül töreninde 12 adaylık kazandı. İkinci filmi beklentilerine de cevabı ilginç oldu; “Kadın modasına dönüyorum” 

Şu an internette en popüler anketlerden biri ‘Tom Ford’un yapamayacağı 10 şey’. Tıkladığınızda bomboş bir liste çıkıyor. Kısacası ‘A Single Man’ de rol alan Julianne Moore’un tanımlaması doğru: O, modern çağın Superman’i.

Detaylı Bilgi İçin : Tom Ford

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder